Son aylarda Güney Kıbrıs ile İsrail arasındaki ilişkiler belirgin şekilde yakınlaştı. Enerji, savunma ve altyapı projeleri üzerinden geliştirilen bu iş birliği, Doğu Akdeniz’de yeni bir stratejik ortaklık doğuruyor.
Bu gelişme Türkiye açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bölgesel güç dengeleri Türkiye’yi dışlayan yeni blokların oluşmasına yol açabilir. Kıbrıs’ın İsrail ile özellikle savunma alanındaki işbirliği, Türkiye’nin güvenlik kaygılarını artırarak gerilimi daha da tırmandırma potansiyeli taşıyor.
Milliyet ve Türkiye gazeteleri, bu yakınlaşmayı manşetten gördü. Milliyet, “Burnumuzun dibindeki çakma İsrail” manşetiyle çıkarken, Türkiye ise “Uykuları kaçıran manzara: İşte Kıbrıs’taki işgalin fotoğrafı” dedi.
“ABARTILI BİR BENZETME YAPMIYORUM”
Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Özay Şendir’in, “Burnumuzun dibindeki küçük İsrail tehlikesi…” başlıklı yazısı şöyle:
Burnumuzun dibinde bir toprak parçası Küçük İsrail oldu.
Abartılı bir benzetme yapmıyorum, tam olarak durumu özetliyorum.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin İçişleri Bakanlığı, İsrail Diaspora İşleri Bakanı Amichai Chikli’nin yazdığı bir mektubu, “Kıbrıs’ta antisemitizm ve ırkçı nefretin körüklenmesiyle mücadele için eylemlerin güçlendirilmesi” yönergesi altında belediyelere emir olarak yolladı.
Gerçekten bağımsız olan bir devlet, bir başka ülke bakanından gelen mektubu emir kabul etmez, gelen mektubu herkese ifşa etmez.
Bugün Güney Kıbrıs’ta yönetimi fiilen Netanyahu’ya geçmiş bir yapıyla karşı karşıyayız.
Bu devlet olma bilinci olmayan, onursuz tavrın hesabını sormak Kıbrıslı Rumların işi ama Türkiye olarak biz başka sorular sorabiliriz.
Güney Kıbrıs son dönemde İsrail’den çok sayıda silahı kime karşı aldı?
Rumlar, ABD ve İsrail’den sadece savunma değil saldırı silahları da alıyor, helikopterler dahil alınan bu silahlar neyin hazırlığı?
Güney Kıbrıs Yönetimi, 1960 Kurucu Antlaşması’na göre devam eden bir devlet olduğunu iddia ediyor ama diğer yandan 1960 Kurucu Antlaşması’na aykırı olarak ülkenin topraklarını çeşitli ülkelere askeri üs olarak veriyor.
Ve şimdi tamamen İsrail kontrolüne girmiş parya bir “devlet” olarak Netanyahu’nun bakanlarının emirlerini yerine getiriyor.
Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı’nın, Güney Kıbrıs’ta yaşananları dikkatle takip ettiğini biliyorum.
GÜNEY’İ KUZEY’E KARŞI BİR ASKERİ HAREKATA ZORLAR MI
Soru şu, İsrail, Türkiye ile sıcak bir çatışma durumunda, uydu devleti Güney Kıbrıs’ı, Kuzey’e karşı bir askeri harekata zorlar mı?
Normalde olmaz öyle şey der geçerdim ama İsrailli bakanın rica mektubunu emir sayan Rum Yönetimi’nin ne yapacağı belli olmaz.
Güney Kıbrıs’a artık İsrail’in uydu devletçiği olarak bakmak ve bu gerçeği tüm AB’ye yaymak gerekiyor.
Başta İspanya ve Fransa olmak üzere AB’nin soykırıma karşı duran ülkelerini Ocak 2026’da AB Dönem Başkanlığı, Rum Yönetimi’ne geçmeden önce İsrail ve Netanyahu etkisi üzerine uyarmak lazım.
TÜRKİYE GAZETESİ: “SİYONİST İŞGAL”
Türkiye gazetesinin manşetinden verdiği haber ise şöyle:
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki (KKTC) siyonist işgal sürüyor. Gaziveren’den başlayan ve Erenköy’e uzanan 118 kilometrelik kuzey şeridinin neredeyse tamamı İsrailli şirketlerin doğrudan ya da dolaylı işgaline girmiş durumda. Yine Geçitkale’den başlayıp Karpaz Marina’da biten 95 kilometre uzunluğundaki güney kıyısında da durum farklı değil. Yol boyu konuştuğumuz köylüler yakın zamanda tüm kıyı şeridinde Kıbrıslılara ait tek bir arazi kalmayacağını, Kuzey Kıbrıs’ın siyonistler tarafından kanlı paralarla esir alınmaya çalışıldığını belirtti.
SİYONİST KALELER YAPILIYOR
Ada genelinde İsrail işgaline en fazla dikkat çeken isimlerden Ulusal Birlik Partisi (UBP) İskele Milletvekili Yasemin Öztürk, bu manzaranın bütün Türk milletinin uykularını kaçırması gerektiğini belirterek “Sınır boylarında âdeta İsrail işgaline hazırlık yapılıyor” dedi.
Türkiye’den özellikle ilgili kurumlardan temsilcilerin Kuzey Kıbrıs’taki siyonist işgali yerinde görmelerini isteyen UBP Milletvekili Öztürk, şunları kaydetti:
Biz çok açık bir işgalle karşı karşıyayız. İlk zamanlar bize karşı çıkanlar Güney’in durumunu gördü. İsrailli yetkililer de artık açıkça ‘Kıbrıs bir Yahudi adasıdır’ demeye başladı. Lübnan, Golan, Batı Şeria ve Gazze’nin durumu ortada. Böyle bir vasatta kıyı boyu İsrail işgaline daha ne kadar sessiz kalınabilir. Türkiye gazetesinin haberleri şok etkisi yaptı. Bazıları topladığı arazileri satıp kaçtı ancak büyük çaplı girişimler hâlen devam ediyor. Artık doğrudan değil kurdurdukları 2 bine yakın paravan şirketle yeni araziler topluyorlar. Çünkü hedefleri tüm kıyı boyu Yahudi kolonileri kurmak. Bunu da belirli oranda başardılar. İnşa ettikleri siteleri kapatıp sadece Yahudilere ait yerleşim birimlerine çeviriyorlar. Bu siteler gelecekte birer Yahudi kalelerine dönüştürülecek. Millet olarak uyanmak zorundayız.
DAĞ TAŞ YAHUDİ ARAZİSİ OLDU
Yahudi sermayesinin en büyük sitelerini inşa ettiği Mehmetçik bölgesinde kasaba sakinlerinden Ali Sanatkâr da Türk arazilerinin nasıl Yahudi sermayesi hâline dönüştüğünü anlattı. “Bizi ellerindeki kanlı parayla esir etmeye çalışıyorlar” diyen Sanatkâr, işgali şöyle özetledi:
Gözleri dönmüş biçimde buraya saldırdılar. Acı olan şey ise bizimle doğrudan muhatap olan hiçbir Yahudi yok. Burada onlarla iş birliği yapan emlakçılar, müteahhitler bizimle pazarlık ediyor. Siyonistler maşalarıyla vatanımızı işgal ediyor. Burada kurtuluş mücadelemizin sembolü olan Yıldıztepe isimli bir anıt tepemiz var. Orayı dahi satın almışlar. Sadece denize yakın bölgeler değil dağ, taş Yahudi arazisi oldu. İnsanların direnecek gücü kalmadı. Çok fazla baskı var. Birçoğu satıp kaçmakta buluyor çareyi.
KKTC VATANDAŞLIĞI VERİLMİŞ
Yine yoğun inşaat alanlarında Kaplıca kasabasında konuştuğumuz muhtar Âdem Poyraz ise olayın turizm faaliyeti olmaktan çoktan çıktığını söyledi. Kendi köyü dâhil bölgede tarım arazisi kalmadığını vurgulayan muhtar Poyraz, bu durumda yakın dönem buralarda hiçbir Türk’ün kalmayacağını ve binlerce kilometrelik alanın Yahudi şeridine döneceğini söyledi.
Haberlerin ardından alınan bazı tedbirler sebebiyle siyonist Yahudilere ait birçok inşaat firması tabelalarını sökmüş. Yerlerine ise Kıbrıslı şahıslar üzerine kurdurdukları paravan şirket tabelalarını asmış.
KAÇAK LİMAN İNŞA ETTİLER
Lefkoşa’da görüştüğümüz yetkililer de bu sinsi işgalin ardındaki isimlerden Simon Aykut başta olmak üzere bazılarına KKTC vatandaşlığı verildiği bilgisini paylaştı. Bir diğer önemli nokta işgalci siyonistler arasında Mossad’da aktif görev almış şahsılarında yer alıyor olması. Yahudiler tarafından yapılan inşaatların bir kısmı, Kıbrıs’taki stratejik askerî tesislere yakınlığı yanında ülkenin en önemli petrol rafinerisi ve elektrik üretim tesislerini de büyük oranda çevrelemiş durumda. Yol boyu görüntülediğimiz sayısız yeni site ve devam eden inşaatlar yanında bir de Yahudiler tarafından satın alınan ve çitlerle çevrelenmiş arazi kümeleri mevcut. Kumarhanelerin dolaylı olarak Yahudilerin yönetimine geçtiği belirtilirken siyonistlerin işgali, Esentepe mevkiinin Hayfa’ya bakan sahil kısmında kaçak liman inşasına kadar taşıdığı kaydedildi.